LONDRA – Kral Charles III, 75 yaşında ve kanserle mücadele eden, bu ay Samoa’ya seyahat ederek Commonwealth’ın lideri olarak görevini üstlenecek ve Pasifik adaları için iklim değişikliğinin tehdidini vurgulayacak.
Ayrıca Charles, gençlik yıllarında önemli bir rol oynayan Avustralya’ya da geri dönecek. 1960’ların başında Melbourne dışındaki Timbertop okulunda altı ay geçirerek neredeyse normal bir genç olarak zaman geçirebilme fırsatı buldu. Kral, tahtı devraldığından bu yana Birleşik Krallık dışında kalan 14 ülkeden birine ilk kez ziyarette bulunacak.
26 Ekim’e kadar sürecek olan bu tur, Charles’ın erken Şubat ayındaki kanser teşhisi sonrasında kamu görevlerine yavaşça geri dönmesi ile bir dönüm noktası olacak. Bu uzun seyahati yapma kararı, çalışkan yapısının bir yansıması olarak görülüyor ve yedi on yıl boyunca kral olma sürecinde kendi damgasını vurmak istemesinin bir göstergesi olarak kabul ediliyor.
"O, sadece bakıcı bir kral olmak istemiyor, kendi ölümünü ve William’ın tahta çıkmasını bekleyen biri olmak istemiyor," dedi Londra City University’de monarşi tarihi profesörü Anna Whitelock, Prince William’a atıfta bulunarak. "Dünya çapında aktif bir rol oynamak istiyor."
Charles’ın gezici programı, tahtı devralıp ilerleyen iki yıl sonra monarşiyi hem içeride hem dışarıda desteklemeye çalıştığı bir dönemde geliyor.
Avustralya, güçlü bir karşı-monarşi hareketine sahip olan bir ülkedir. Kral ve Kraliçe Camilla, Canberra’daki Parlamento Binası, Avustralya Savaş Anıtı ve yerli halkın anısına ziyaretin yanı sıra melanom üzerine çalışmalarıyla tanınan profesörler Georgina Long ve Richard Scolyer ile bir araya gelecek. Kraliçenin programı ise, ev içi şiddet konusundaki bir tartışmaya katılmayı içeriyor.
Charles, ağaç kesme, uzun yürüyüşler yapma ve onu sıcak karşılayan Gordonstoun’daki sınıf arkadaşlarından farklı olarak Timbertop’ta tanıştığı çocuklarla buluşma şansını bulduğu 17 yaşındayken ilk kez Avustralya’yı ziyaret ettiğinde İskoçya’daki Gordonstoun’daki eğitimine ara verilmiştir. Gelecek kral, biyografi yazarı Jonathan Dimbleby’e göre, daha özgüvenli, disiplinli bir genç olarak Birleşik Krallık’a dönüş yaptı.
Ancak bu sefer sadece Birleşik Krallık’ın değil, aynı zamanda Avustralya’nın da kralı olarak geri dönüyor. Bu kolay bir durum değil.
Avustralyalıların %45’i 1999’da monarşiyi terk etmeyi oylarken, Başbakan Anthony Albanese’in İşçi Partisi uzun süredir konuya ilişkin ikinci bir referandum yapmayı amaçlıyordu. Ancak geçen yıl yapılan bir referandumda Avustralyalılar yerli halka daha büyük siyasi haklar verme planını ezici bir şekilde reddettiğinden bu planlar askıya alındı.
Eski bir Avustralya diplomatı olan Ian Kemish’e göre, hala birçok Avustralyalı republik olmayı tercih etse de, bu günlerde ulusal tartışmanın merkezi olmaktan uzak. İnsanlar daha çok ekonomiye, yaşam maliyetlerinin artmasına ve Çin’in yükselişine odaklandılar.
Kralın ziyareti, son zamanlarda Birleşik Devletler ile birlikte üçlü bir güvenlik anlaşması imzalayan Birleşik Krallık ile Avustralya arasındaki ilişkileri güçlendirmeye yardımcı oluyor. Bu anlaşma, Avustralya donanmasını ilk kez nükleer güçlü denizaltılarla donatacak ve aynı zamanda diğer alanlarda askeri iş birliği ve bilgi paylaşımını artıracak.
"Benim görüşüme göre, şu anda Avustralya’da anayasal monarşi olarak devam etmeli mi yoksa bir cumhuriyet mi olmalıyız sorusu gibi daha büyük sorunlarla uğraşmamız gerekiyor," dedi Kemish.
Avustralya’nın Charles için ne kadar önemli olduğu kadar, ömür boyu tutkusu çevre ve iklim değişikliği, Samoa’daki Commonwealth Başkanlar Toplantısı’nda gündemin en üstünde yer alacak. Commonwealth, çoğunluğu Birleşik Krallık ile tarihi bağlara sahip 56 bağımsız ülkenin gönüllü bir birliğidir.
Charles uzun süredir konuşan bir çevre savunucusu olarak ön plana çıkmış, dünya liderlerini küresel ısınmaya neden olan karbon emisyonlarını azaltmak için birlikte çalışmaya davet etmiştir. İlk olarak kraliçe II. Elizabeth tarafından desteklenen Commonwealth’ın başkanı olarak zirveye ilk kez katılacak.
Samoa gibi adalar, Birleşmiş Milletler’in yükselen deniz seviyeleri, okyanus asitlenmesi ve daha şiddetli tropik fırtınaların etkilerini zaten hissettiklerini belirtiyor.
Whitelock’a göre Charles, çevre sorunları etrafında konsantre olmanın kendisinin güçlü yönlerine oynayacağını ve aslında Commonwealth’de oynayabileceği anlamlı bir rolü olduğunu göstereceğini düşünüyor. "Ve bunu biliyor ve bundan kesinlikle keyif alacak."
Samoa’daki Charles’ın varlığının, Pasifik adaları gibi iklim değişikliği tehdidi altındaki bölgelere uluslararası dikkati çekmeye yardımcı olabileceğini belirten Kemish, bir dönem Papua Yeni Gine’nin Avustralya büyükelçisi olarak görev yapmıştır.
"Bunlar, denizin altında ilk batacak olan ve etkilerin en dramatik bir şekilde görülebileceği ülkelerdir," dedi Kemish. "Ve dünya dikkatinin bu bölgeye çekilmesi önemlidir. Dolayısıyla, sadece bir fotoğraf fırsatından biraz daha fazlası olabilir. Kesinlikle öyle olmasını umuyoruz."
Kaynak : Time Gazetesi
Keşfetmeye Devam Edin
